Mezunumuz Belmin Pilevneli’nin 4. Kişisel sergisi Galeri Fe’de
Dünyamızın ve doğal kaynaklarımızın etkisi altında olduğu, başlangıcı Sanayi devrimine dayanan ancak daha yeni yeni önemi kavranan, hatta ülkeleri birbirine düşüren en elzem sorunlardan birinin: Küresel Isınmanın gerçekliğini kendi bakış açısıyla izleyiciye sunmayı amaçlayan Pilevneli, bu çarpıcı konuyu 'Kibele'nin Gözünden' sergisiyle farklı bir perspektifle mitolojik, naif ve romantik bir açıdan görsellere döktü.
Mezunumuz Belmin Pilevneli gazeteSU’nun sorularını yanıtladı.
Merhaba, sizi tanıyabilir miyiz?
B.P: İstanbul doğumlu ama yaşamını Londra'da sürdürmekte olan görsel bir sanatçı ve tasarımcıyım. 2014'de Sabancı'dan mezun olduktan sonra kısa bir süre grafik tasarımcı olarak çalıştıktan sonra master eğitimim için Londra'ya taşındım. London College of Communications'da MA Illustration and Visual Media (İlüstrasyon ve Görsel Medya) bölümünden mezun olduktan sonra kendimi daha sanatsal bir kariyer içinde buldum. Hem İngiltere, hem İskoçya hem de Türkiye'de çeşitli sergi ve fuarlarda yer aldım. İlk solo sergimi 2016'da Galeri Miz'de İstanbul'da yaptım. Çalışmalarım yaşamda beni etkileyen konulara göre şekil alırken, son zamanlarda doğa ve küresel ısınma üzerine araştırmalar ve projeler yapmaktayım; sergim de bu konu üzerine. Bol bol resim üretip sergilere katılmamın yanı sıra 'freelancer' olarak hala grafik tasarım ve illüstrasyon işleri yapmaktayım.
2014 yılında Görsel Sanatlar ve Görsel İletişim Tasarımı programımızdan mezun oldunuz. Bu alana ilginiz ne zaman başladı ve Sabancı Üniversitesi’nde okumaya nasıl karar verdiniz?
B.P: Görsel sanatlara ilgim ailem sayesinde ben daha çok küçükken başlamıştı. Annem ve babam seramik sanatçıları, dedem de Türkiye'nin büyük ressamlarından olduğundan ben zaten ister istemez bir sanat okuluna doğmuşum. Tasarıma ilgim de 14-15 yaşlarımda başladı. Tam o yaşlarda bir yemek blogu için ilk 'banner' tasarımı siparişimi alıp bundan acayip zevk almıştım. Bir de tabi o zamanlar moda tasarımcısı olmaya karar verip bol bol kıyafet tasarlardım. Hatta üniversite seçme aşamasında Sabancı ve moda tasarımı bölümü olan bir üniversite arasında kalmıştım. Sabancı Üniversitesi'nin Görsel Sanatlar ve Görsel İletişim Tasarımı bölümünün Sakıp Sabancı Müzesi'ndeki sergiyi gezdiğimde istediğimin tam da burada olduğuna karar verdim. Yani aslında kıyafeti fiziksel olarak ortaya çıkarmaktansa, yaratım ve çizim sürecini sevdiğimi farketmiştim.
Sabancı Üniversitesi’nde aldığınız eğitim kariyer çizginizde nasıl bir rol oynadı?
B.P: Sabancı’da sanat tarihi dersleri, tasarım ve resim derslerini bir bütün olarak aldığımdan çok yönlü bir kariyerim oldu. Benim master yapma sebebim de bir konuda uzmanlaşma ihtiyacıydı. Sabancı'daki İlüstrasyon derslerini çok sevdiğimden ötürü İlüstrasyon üzerine bir master yapmaya daha okurken karar vermiştim. Yine de Elif Ayiter öğretmenimizin öğütünü dinleyip masterdan önce bir yerde çalışıp, bunun beni mutlu edip etmediğini anlamak için bir yerde işe girdim. Hatta ilk kurumsal işim Trendyol'da oldu. Tabi, bu yol beni bir yere kadar mutlu etti...
4. kişisel serginizi açtınız. 'Kibele'nin Gözünden' Serginizden bize biraz bahseder misiniz?
B.P: Galeri Fe’de açılan 4. kişisel sergimde dünyamızın ve doğal kaynaklarımızın etkisi altında olduğu, başlangıcı Sanayi devrimine dayanan ancak daha yeni yeni önemi kavranan, hatta ülkeleri birbirine düşüren en elzem sorunlardan birinin: Küresel Isınmanın gerçekliğini kendi bakış açımdan izleyiciye sunmayı amaçladım.
Bu çarpıcı konuyu farklı bir perspektifle mitolojik, naif ve romantik bir açıdan görsellere döktüm. Tüm canlıları tehdit eden bu gerçeğin nedenlerini, etkilerini ve hissettirdiklerini analığı, üremeyi, dişiliği, bereketi simgeleyen, doğa ile özdeşleştirilmiş eski inanışlardaki ana tanrıça Kibele’nin gözündenmiş gibi resmettim. Zaman içinde geliştirdiğim kendime özgü gofraj baskı tekniği ile kabarttığım ya da topladığım atıklarla kendi yaptığım kağıtlara akrilik, mürekkep ve kara kalemle soyut ve yarı-soyut resimler yaparak oluşturduğum bu sergide zaman zaman şiirlerimle karşılaşabilirsiniz.
Bu denli gerçek bir konunun böylesine yumuşak hatlı resimlerle soyutlaştırarak aktarılma sebebi aslında her zaman bir dualite içinde yaşadığımızı ve ülkeler olarak, hatta bireysel olarak yaptığımız hareketlerin umut doğuran sonuçlarının olabileceğini hatırlatmaktır. Kibele bu gün gördüklerinden her ne kadar memnun kalmasa da onun bereketinin yani doğanın gücünün yadsınamaz olduğu ve atılan doğru adımların gelecek için büyük umutlar doğurabileceği anlatılmak istenir.
Üzerinde çalışmakta olduğunuz yeni projeleriniz var mi?
B.P: Doğa ve küresel ısınma konusu üzerinde hala çalışıp üretim yapıyorum. Bu konu üzerinde izleyiciyi de işin içine sokmak istediğim yeni bir proje yapmayı arzu ediyorum.
Görsel Sanatlar ve Görsel İletişim Tasarımı okumak isteyen veya bu alana ilgi duyan öğrencilere neler önerirsiniz?
B.P: Sanat tarihi derslerine önem verin. Bu konularda bol okuyup gezin. Sanat veya tasarım bölümünü seçtiğinizde bir diğeri ile ilgili kendinizi daha çok geliştirseniz de ileride seçmediğiniz üzerine gitme ihtimaliniz de olabilir. Çünkü bu bölümler aslında aradaki sınırlar çok da keskin değil aslında. Tabi seçtiğiniz alan ne olursa olsun tekniğiniz üzerinde çok uğraşın, en doğru şekilde yapmaya çalışın. Bir de öğretmenlerinizle yakın ilişki kurmanızı öneririm; onlardan o kadar çok şey öğrenebilirsiniz ki!
Eklemek istedikleriniz var mı?
B.P: Sabancı'da okurken okulumuzun bize sağladığı birçok sosyal imkan vardı. Konserler, tiyatrolar, özel sanat ve müzik dersleri, yardım dernekleri, koro ve yelken gibi. Beni derslerin yanı sıra sosyal aktiviteler çok beslemişti. Atölyeden çıkıp KoroSU'ya gidip bir sürü öğrenciyle birlikte şarkı söylerdim. Bu o zamanlar benim için çok yorucu olsa da, aslında bana bir o kadar da enerji veriyordu. Şuan Sabancı'da okuyanların da bu güzel imkanlardan yararlanmalarını öneririm.
Bana bu imkanı verdiğiniz için çok teşekkür ederim.